En sevdiğiniz fotoğraf hangisi?
Fotoğrafçılar için en zor sorulardan birisi.
En favori fotoğrafımızı seçmek için sadece teknik olarak başarılı veya izleyiciler tarafından çok ‘’beğeni’’ almış olması gerekmez. Çekim sırasında yaşadıklarınız, özel hisleriniz, çekilen zamanın ayrıcalığı gibi birçok etken bazılarının öne çıkmasına sebep olur.
İşte bu sergimizde bu duygularımızın peşine düştük ve biricik olanı bulmaya çalıştık. Belki yarın başka biricikler öne çıkacaktır. Hayatımız boyunca duygularımızın peşinden gidip en güzeli bulmak için elimizden geleni yapacağız. Çünkü onlar bizim güzel fotoğraflarımız.
Benim en sevdiğim fotoğrafım ise hikayesiyle birlikte hemen aşağıda...
Beşiktaşta elimde makinemle bulutlu bir günde sokakları dolaşıyordum. Deniz müzesinin olduğu sokakta gördüm bu askeri kıyafetler giymiş adamı. Alçak, kalın bir duvarın üzerine uzanmış, sırtını hemen arkasındaki daha yüksek bir duvara yaslamıştı. Başındaki kepini yüzüne kadar indirip tüm dünya ile ilişkisini kesmiş gibiydi. Bir bacağını diğerinin üzerine atmış, onun da üzerine bir Efes Dark kutusu kondurmuş, elindeki cep radyosuyla kendi dünyasını yaratmış bir hali vardı. Her haliyle, bir sokak fotoğrafçısı için bulunmaz bir figürdü. Duvarın hemen yan tarafında ise birkaç tane sokak köpeği yatıyordu.
Fotoğrafçı refleksiyle hemen adamın bir kaç kare fotoğrafını çektim. İyi bir sokak fotoğrafı olması için aslında fazlasıyla yeterliydi. Yoluma devam edebilirdim. Ama içimden bir ses biraz daha beklememi söyledi. Köpeklerin de bir şekilde kadrajda olduğu bir fotoğraf yakalamaktı amacım. Bir süre sonra, içlerinden biri beni hissetmişçesine olduğu yerden kalkıp, adamın arkasındaki duvarın üzerine çıktı. Bir süre etrafa ve adama bakındıktan sonra benim çoktandır hazır beklediğim o hareketi yaptı. Bana da bu anı sonsuza dek dondurmak kalmıştı. Beynimin, denklanşör üzerindeki parmağıma basma emri göndermesini bile beklemedim.